Bağlamada Düzenler
Bağlamada Düzenler ,Düzen tabiri halk müziğinde akort demektir. Akort kelimesi yerine “bağlamanın düzeni” “sazın düzeni” deyimlerinde olduğu gibpenn state store adidas originals opening ceremony penn state store air jordan 11 gym red andre johnson texans jersey nike zoom structure 21 black mercatino canne da pesca usato amazon wurth zaklamp Belgium adidas la trainer herre sort wasserfilter dafi andre johnson texans jersey flugzeug spiele amazon under armour bow hunting t shirt τσαντες χιαστι trussardi náhradní díly elektro subwoofer geniusi, bağlama için yalnız “düzen” kelimesi kullanılır. Bazı durumlarda, akort yerine “kaynaşma”, “uyuşma”, “bağdaşma” gibi tabirler de kullanılmıştır. Düzen değişiklikleri, bağlamanın en büyük özelliklerinden birisidir. Bazı türküler ve oyun havaları yalnız kendi özel düzenleri ile çalınırlar. Bir de bazı bölgelerin kendi havalarını çalmak için kullandıkları düzenler vardır.
Sazın her türlü denge ve ayarı için de düzen kullanılmıştır. Perde düzeni, sap düzeni, eşik düzeni gibi. Düzen ayrıca dizi ve makam anlamında da kullanılmıştır. Anadolu’da on dokuz ayrı düzen tespit edilmiştir. Yörelere, ezgilerin yapısına ve icracıya göre çeşitlilik gösteren düzenler bir rastlantı sonucu değil, yüzyıllara varan deneyimin sonucu olarak oluşmuştur. (Taptık, 1972: 6; Kurt, 1989: 25; Oral, 2010: 11)
“Çalınacak türkülere göre düzen yapılması, yerine göre tellerin hepsine birden vurulduğu zaman veya özel olarak parmak basmak suretiyle, alt, orta ve üst tellerin birlikte kullanılması halinde çıkacak olan sesin armonili ve uyumlu olması için gereklidir. Bu gereklilik çeşitli bölgelerde çeşitli düzenlerin doğmasını sağlamış ve başlangıcı bilinmeyen tarihlerden bugünlere kadar böylece kullanılagelmiştir.” (Taptık, 1972: 191)
Düzen yapmayı gerektiren birçok sebep vardır. Misket’in Misket Düzeninde, Şeker Oğlan’ın Bağlama Düzeninde, Hüdayda’nın Hüdayda Düzeninde, Çiçek Dağı’nın da Bozuk Düzende icra edilmesi gibi örneklerde görüldüğü üzere çalınacak parçaya göre düzen yapma geleneği vardır ve bu parçaların dizileri birbirinden farklıdır. Buradan, farklı diziler yalnızca farklı düzenlerle çalınır şeklinde kesin bir yargıya varmak doğru değildir. Birçok dizi Bozuk Düzen ve Bağlama Düzeninde çalınabilir olmasına karşın parçaların çalınış özellikleri ve tavrı değişik düzenler yapma gereğini doğurmaktadır.
Buradan diziye göre düzen kavramı da ortaya çıkmaktadır. Birçok eserin hem bağlama düzeninde hem de bozuk düzende çalınabildiği göz önünde bulundurulursa ortama ve isteğe göre düzen kavramı ortaya çıkar. Ayrıca bağlamanın ebat ve türlerine göre de düzen yapıldığı görülmektedir. Alevi ve Bektaşi Dedelerinin çaldıkları Dede sazı alt ve üst olmak üzere iki sıra tellidir. Dede sazının düzeni de farklıdır. Buradan tel adedine göre düzen yapıldığı da düşünülebilir. Kayseri düzeni, Karadeniz düzeni gibi düzenlerin olması yörelere göre düzen yapıldığını gösterir. Azeri, Abdal, Türkmenî gibi düzenler insan topluluklarına ait düzenlere örnektir.
Aynı yöreden bazı âşıkların farklı düzenler kullanmaları kişilere göre düzen olabileceğini göstermektedir. Eşlik edilecek ses sanatçısının ses özelliklerine göre, icra edilecek eserin ses genişliğine göre düzen yapma durumu da vardır. Bağlama üzerindeki tellerin kalınlık durumu da seçilecek düzende etkili olabilir. Hız gerektiren parçaların daha rahat ve verimli icra edilebilmesi için de düzen değişikliği yapılabilir. Bağlama eğitiminin yapıldığı kurumlarda da, düzen kavramının açıklık kazanması, hızlı icra, temrin, acelite gibi çalışmalar için düzen değişikliği yapılmaktadır.
Bazen de duyulmak istenen karar sesine göre düzen değiştirilmektedir. Bağlamada kemençe düzeni gibi düzenlerin olması, bağlamanın yörelerin kendine özgü yöre sazlarına benzetilmesi amacıyla da düzen değişikliği yapıldığını göstermektedir. Profesyonel icralarda, boyutları birbirinden farklı olan sazları kendi bünyelerine uygun olmayan düzenlerde de çalma durumu ortaya çıkmaktadır. (Kurt, 1989: 26-27)
Türk halk müziğinin genel ve yaygın kullanılan notasyonunda notalar görece sesleri ifade etmek için kullanılmakta başka bir deyişle notalar daha çok perdeleri işaret etmektedir. Şöyle ki bağlamada “la” olarak kabul edilen ses aslında çoğunlukla “si”, “do” veya sözlü eserlerde solistin ya da koronun sesine ayarlanmaktadır. Sonuç olarak porte üzerinde gösterilen nota, gerçek nota sesini değil bağlama üzerindeki perdelerin kabul edilen isimlerini ifade etmektedir.
Bağlamada Belli Başlı Düzenler
Bağlamada düzenler ana ve tali düzenler şeklinde iki sınıflandırma ile karşımıza çıkmaktadır. Bu sınıflandırma her çok tellerin farklı bir sese akort edilmesi ve parmak hareketlerinin her üç telde de uygulanıyor olma durumuna göre yapılmıştır. Bu şekilde özelliğe sahip olan düzenler “ana düzen”, daha ziyade tek tel üzerinde hareket eden ve birden fazla teli aynı sese akortlanan düzenler de “tali düzen” veya “bozuk düzenin varyantları” olarak sınıflandırılmıştır. Bozuk Düzeni, Bağlama Düzeni, Müztezat Düzeni, Misket Düzeni ana düzenler olarak karşımıza çıkmaktadır. (Kurt, 1989: 32) Bu sınıflandırmaya yeri geldikçe değinilecektir.
Bozuk Düzen (Kara Düzen)
Bozuk Düzen ana düzenlerden en önemlisidir denilebilir. Bağlamada en yaygın kullanıma sahip olan bu düzenin bir diğer adı da “kara düzen” dir. Bu düzenin yaygın olarak kullanılmasında, usta bağlama icracılarının sergiledikleri performans yanında TRT Yurttan Sesler Topluluğu’nun bu düzende icralarını gerçekleştirmesinin sonucu yurt geneline yayılması da etken olarak gösterilmektedir. Bozuk düzenin diğer düzenlerden en belirgin farkı, çoğunlukla ana melodinin icrası için kullanılan alt tel gurubuna “la” karar icrada dem teşkil edecek bir sesin olmamasıdır.
Bozuk isminin bu dem eksikliğinden dolayı ortaya çıkmış olma ihtimali vardır. Ayrıca bu düzene verilen bozuk isminin Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Oğuzlar’ın Bozok kolu ile alakası olup olmadığı da akıllarda soru işareti oluşturmaktadır. Ayrıca bağlama ailesinden bozuk isminde bir çalgının varlığından söz eden kaynaklar olduğu gibi böyle bir çalgı ile hiç karşılaşılmadığını ifade eden kaynaklarda mevcuttur.
Yunanistan’da “bozuk” terimiyle benzerlik gösteren ve gerek icra gerek biçim olarak bağlamaya çok benzeyen ve “buzuki”, Arap coğrafyasında kullanılan ve yine bağlama ile icrasal-yapısal benzerlikleri göz ardı edilemeyecek olan ve kelime olarak da “bozuk”a çok benzeyen “bısk” adlı enstrümanlar, Türk kültürünün etkileme alanlarını göstermektedir. Bu bilgiler doğrultusunda bozuk kelimesinin bize farklı medeniyetlerden geldiği de düşünülebilir fakat diğer medeniyetleri etkileme durumu ile daha yakından alakalı olduğunu gösteren buldular mevcuttur.
Bozuk kelimesinin Türklerde kurulmamış yay anlamına gelmesi, kurulmamış yayın ise “hilal” şeklinde olması ve “hilal”in, Orta Asya’dan gelerek Anadolu’ya yerleşen Bozokların simgesi olması; bozuk isimli bir enstrümanın ve bu enstrümandaki en kapsamlı düzenlerden birisinin de isminin olması, hem enstrümanın hem de düzenin tarihi bir geçmişinin olması; bozuk kelimesinin Türkçe dil kurallarından ünlü uyumuna uygun olması ve son olarak bozuğun, köken itibarıyla “bozok” ile olan benzerliğinden dolayı buradan gelmiş olabileceği, gerek bu kelimenin gerekse bu enstrümanın tamamıyla Türk kökenli olması, bu bulgulara sayılabilecek örneklerdir. (Demir, 2013: 29)
İrfan Kurt (1989, 35) bozuk kelimesinin makam ve dizi anlamında da kullanıldığını, aynı isimli bir sazdan ve bu sazın Boz-ok Türkmenleri ile ilgili olabileceğini dile getirdikten sonra şunları kaydetmiştir;
“Bozuk kelimesinin bir saz çeşidi olmanın dışında, düzen olarak kullanıldığı da yaygındır. Her ne kadar bağlamaya bozuk dense de bu kelimenin Bozuk düzende çalınan bağlama anlamında kullanıldığı görülür. Çünkü Bozuk adı geçen yörelerimizde Bozuk düzen ile çalma daha yaygındır. Bazen “Bozuk Düzeni” olarak karşımıza çıkan bu kelime bozuk sazının düzeni çağrışımını yapmaktadır. Bağlama düzeni, misket düzeni, vb. düzenlerde olduğu gibi, düzenin ait olduğu isimle beraber kullanılmasının Bozuk düzen için de aynı alışkanlıkla sürdürüldüğü düşünülebilir”
“Kara (bozuk) düzen, (la, re, sol) akordunun diğer düzenlerden farklı bir yönü, birinci pozisyon yani “la” kararlı çalındığında, ezgiye eşlik eden “dem” veya
ahenk” sesinin olmayışıdır. Bundan dolayı “bozuk düzen” adının oluştuğu düşünülmektedir. Bu durum ezgilere eşlik eden dem teli ihtiyacını ve çalma pozisyonu arayışlarını doğurmuş ve diğer düzenlerin oluşmasında etken olmuştur. Bununla birlikte düzenler; dizilere, melodik yapıya, tavırlara, bağlamanın boy ve ebadına, bağlamanın tel durumuna, yörelere ve icra durumuna göre değişiklikler gösterebilir.” (Kalender ve Keskin, 2010: 14)
Halk müziğimizdeki hemen hemen her dizi bozuk düzende üç teli de kullanarak gerek yerinden gerekse transpoze olarak çalınabilir. Bu çalınış şeklinde dizilere göre bir bağımlılık yoktur. (Kurt, 1989: 32)
“Bu düzene (Saz Düzeni) de denildiği gibi bazı bölgelerde (Çöğür Düzeni) diye isimlendirilir. Toplu çalışmalarda, radyo ve televizyon programlarında özel bir düzen gerektirmeyen türkülerde (Bozuk Düzeni) kullanılır.” (Taptık, 1972: 191)
Nevzat Altuğ (2005: 34) “Sol kararlı türkülerin hemen hepsi Bozuk Düzen adı verilen düzende seslendirilirler. Ancak, sol kararlı türkülerin hepsi aynı dizide değildirler. TRT-THM dağarındaki sol kararlı türküler; Rast, Müstezat, Nikriz, Hicazkȃr, gibi dizilerde olabilmektedir.” diyerek bu çalışmanın devamındadahageniş olarak bahsedeceğimiz Türk müziği Makamlarının düzenler ile ilişkileri konusuna değinmiştir.
Bağlama Düzeni
Bu düzen bir ana düzendir. Bağlama düzeni, her ne kadar Alevi-Bektaşi kültürü ile özdeşleşmiş gibi görünse de Anadolu’da yaşayan farklı gruplar arasında da oldukça yaygın kullanıma sahiptir. Yörük Türkmen geleneğinde de bağlama düzeni yaygın olarak kullanılmakta ve özellikle üç telli curanın akort sistemleri içerisinde yaygın kullanıma sahip düzenlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Alevi-Bektaşi toplumlarında deyiş ve semahların icralarında yaygın olarak kullanılan bu düzen Cumhuriyet Döneminde Alevi Âşıklar ve Âşık Veysel ile özdeşleştirildiği için “Âşık Düzeni”, “ Veysel Düzeni” olarak da adlandırılmaktadır. Bağlama düzeni Orta Anadolu, Ege, Teke ve Taşeli yörelerinde de geleneksel olarak kullanılmaktadır.
Bağlama düzeni için derlenmiş ezgilerin tamamına yakını “la” kararlı olarak yazılmıştır. Ayrıca bağlama düzeni için yaygın olarak kullanılan bağlamanın ebadının, bozuk düzen için kullanılan bağlamanın ebadından küçüktür. Bütün bu bulgulara rağmen “Bağlama Düzeni” bazı kaynaklarda alt tel “la” referans alınarak gösterilmiş ve izah edilmiş olup bu araştırmamızda yer verdiğimiz gösterimimiz yaygın kullanım olan kısa sap bağlama düzeni yani alt tel “re” olarak hazırlanmıştır.
“Bağlama düzenin en önemli özelliklerinden biri her üç grup telin de bağlama düzeninde etkin bir şekilde kullanılıyor olmasıdır. Bu özellik ezginin daha yalın ve daha anlaşılır bir hal almasını sağlamaktadır. Bağlama düzenindeki genel anlayış bütün tellere vurarak çalma değil sadece üç tele de ezgi yapısına göre teker teker vurarak çalma anlayışıdır. Bunun dışında tellerin tamamına vurularak çalınan ezgilerse bağlama düzeninde kullanılan âşıklama tavrında ve süpürme tekniğinde vardır.” (Demir, 2008: 6)
“Bağlama düzeni günümüzde profesyonel icralarda da yaygınlaşmıştır. Bünyesine uygun parçaların kolay icra edilmesi, tellerine paralel basışlarda çıkan paralel melodiler, bunlarla birlikte karar sesinin duyurulma özellikleri Bağlama Düzenine ilgiyi arttırmıştır. Üç telde kullanılarak icra edilmesi parmak pozisyonlarının farklı oluşu, bazı kesimlerde zorluk çıkarmasına rağmen iyi bilindiğinde güzellik kazanan düzenlerden biridir.”(Kurt, 1989: 58)
Müstezat Düzeni
Müstezat artmış çoğalmış anlamına gelmektedir. Kelimenin anlamıyla paralel olarak “do” ve “fa” perdelerinin ve bu perdeleri eksen alan düzenlerin, yaygın olan makam ve düzen yapısından ayrı/artık bir durumu olduğu düşünülebilir. Müstezat düzeni “do müstezat”, “fa müstezat” ve “sol müstezat” olmak üzere üç türde olarak kaynaklarda geçmektedir, fakat “sol müstezat” adı ile karşımıza çıkan düzen “bozuk düzen” ile birebir aynı olup karar sesi olarak orta tel üzerindeki “sol” sesinin alınması sonucu oluştuğu görülmektedir. Bu nedenle “sol müstezat düzeni” bu çalışmada porte üzerinde ayrıca gösterilmemiştir.
Müstezat düzenindeki en belirgin özellik karar sesine bir dem (ahenk) sesi ayarlanarak elde edilmesidir
Fa Müstezat Düzeni
Halk müziği repertuvarında fa müstezat düzeninde yazılmış en bilinen eser Kervan isimli eserdir. Bu eserin en önemli özelliği karar sesinin sürekli duyurularak çalınmasıdır. Bu eser “sol” kararlı yazılabilir ve Bozuk düzende icra edilerek gene karar sesini sürekli duyurarak gelenekteki icra şekline uyulmuş olabilirdi. Derlenen diğer müstezat eserlerin “do” veya “sol” kararla yazılmış olmalarının sebebi budur. (Kurt, 1989: 82
Do Müstezat Düzeni
İrfan Kurt (1989, 38) Müstezat düzenini bozuk düzenin varyantları başlığı altında ele almış ve konumuz ile ilgili özellikle dem sesinin güçlendirilmesi konusunu açıkça dile getirmiştir. Kurt konu ile ilgili şunları kaydetmiştir;
“Müstezat dizileri do kararlı çalınacağı zaman yapıldığı gibi diğer do kararlı dizilerde de kullanılır. Bozuk düzenin orta re teli bu sefer do karar sesine göre akort edilmiştir. Amaç gene karar sesinin güçlendirilmesidir. Çalınışı bozuk düzenden farklı değildir.”
Do müstezat düzeninin fa müstezat düzeninden en belirgin farkı fa müstezat düzeninde olduğu gibi üst telin değil orta telin dem sesi teşkil edecek şekilde akortlanıyor olmasıdır.
Misket Düzeni
Misket düzeni dediğimiz düzen bu adı Misket, diğer adıyla Güvercin Uçuverdi ismindeki Orta Anadolu türküsünden almıştır ve ana düzen olarak değerlendirilmektedir. Misket düzeni karar sesinin “fa#” olması sebebiyle oldukça dikkat çekici bir düzendir. Bu düzen karar sesine üst tel grubunun dem sesi olarak akortlanması sonucu elde edilir.
Fidayda – Hüdayda Düzeni
Fidayda Düzeni adını misket düzenindeki gibi bir Orta Anadolu türküsü olan Fidayda’dan almıştır. Burada Ankara yöresine ait olan bu türkünün Ankara tavrı denilince akla gelen en belirgin türkü olduğu bu tavırla özdeşleştiğini belirtmek gerekir. Ankara tavrı dediğimiz tezene vuruşunda melodinin çalındığı tel grubunun bir üzerindeki tel grubu düzenli bir dem olarak duyurulmaktadır. “re” karar çalınan Fidayda’da bazı partiler orta tel üzerinde alındığından, bozuk düzende “sol” olarak akortlanan üst tel grubu orta tel grubu gibi “re” sesine, yani karar sesine, akortlanarak tavırdaki sürekli demde tavra uygun bir duyum oluşturmak amacı aklımıza gelmektedir.
Diğer taraftan fidayda düzeni, Batı Anadolu’da zeybek düzeni veya zurna düzeni adları ile bilinmekte ve yaygın olarak kullanılmaktadır. Burada amaçlananın, zeybeklerin zurna ile icrasında çift zurna kullanılması ve bu zurnalardan birinin sabit dem sesi üflemesi ile ortaya çıkan çok sesliliğin bağlamaya yansıtılması arzusu olduğu fikri dikkat çekicidir.
Abdal Düzeni
Abdal düzeni ismindeki düzen şekli, Orta Anadolu’da yaşayan Abdalların müzik geleneğinde yaygın olarak kullanılan bir düzen olduğu için bu ismi almıştır. Büyük usta Neşet Ertaş da Abdal Aşiretine mensuptur. Yalnız, Abdallar’ın çeşitli sebeplerden ötürü kendilerini Teber ismiyle anıyor oldukları bu konuyla ilgili kapsamlı bir çalışma olan Erol Parlak’ın “Garip Bülbül-Neşet Ertaş” isimli eserinde geçmektedir. Abdal Düzeni adının sonradan bu düzeni adlandırmak için konulduğu gene Parlak’ın (2013: 129) eserinde söylenilmektedir.
Uzun yıllardan beri gerek radyolarda gerekse konservatuvarlarda, Abdal Düzeni denilen ve öğretilen düzen Neşet Ertaş tarafından “Babam da, Hacı Taşan da Çöğür Düzeni çalardı. Onda alt ve orta tel la, üst tel sol olurdu.” şeklinde ayrıntılıbiçimde tanımlanmıştır. Ertaş, Abdal Düzeni adlandırmasını da sonradan eklenmiş bir sözcük olarak gördüğü için yadırgamış ve bu düzenin adını Abdal düzeni olarak bilmediklerini dile getirmiştir. Bölgede yapılan çalışmalarda, Çöğür Düzeni dışında böyle bir adlandırmaya rastlanmamıştır. Çeşitli sebeplerden ötürü kendilerini Teber ismiyle adlandıran Abdallar’ın bir küçümseme olarak gördükleri Abdal sözcüğü ile bir düzeni adlandırmayacakları varsayımı ve son olarak da Ertaş’ın bu yorumları yan yana koyulduğunda, gerçekte bunun uydurma bir eklenti olduğu ortaya çıkmaktadır. (Parlak, 2013: 129)
Bu düzenin en önemli özelliği, la kararlı türkülerde orta boş teller kullanılarak karar sesinde dem oluşturulmasıdır.
Sürmeli Düzeni
Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde içinde “sürmeli” “sürmelim” gibi kelimelerin geçtiği türküler mevcuttur fakat bu isim “Yozgat sürmelisi” adı altında Yozgat yöresindeki bazı türkülerle özdeşleşmiştir.
Düzenlere bakıldığında genelinin alt telin sabit tutularak çoğunlukla üst tel, bazen de orta telin sesinin değiştirilmesi ile oluştuğu görülmektedir. Bir kısım düzenlerde üç tel de birbirinden farklı seslere akort edilmektedir. Ayrıca alt telin sabit kalarak üst ve orta telin aynı sese getirildiği düzenler mevcuttur. Bunun yanında alt ve orta telin aynı sese getirilip üst telin sabit kaldığı düzenler de vardır. Alt ve üst telin aynı sese akort edilip orta telin sabit kaldığı düzenler de vardır.
Bunlardan başka aynı sıradaki tellerden birinin başka sese akort edildiği düzenler de görülmektedir. Dikkat edilecek olursa Bozuk Düzen, Bağlama Düzeni, Misket Düzeni, Müstezat Düzeni sadece üst telin akordunun değiştirilmesi ile elde edilmektedir ve bu düzenlerde üç telin sesleri de birbirinden farklıdır. Bozuk düzende “re” ve “sol” kararlılar dışında kalan birçok dizinin karar sesini duyuracak bir telimiz yoktur.
Karar sesini duyurmak amacı ile Bozuk Düzende bazen orta teller bazen de üst teller çalınacak eserlerin karar seslerine akortlanmaktadır. Bu duruma örnek verecek olursak do kararlı eserler icra edileceği zaman Bozuk Düzenin la-re-sol olan akordunun la-do-sol, si kararlı eserler için la-si-sol, la kararlı eserler için la-la-sol olarak değiştiği görülür. Bu örneklerde değişiklik orta telde yapılmaktadır. Bunların dışında üst teli alt telle aynı sese getirerek oluşan la-re-re şeklinde bir düzen de vardır. Burada dikkat çeken nokta saydığımız düzenlerin çalınış ve icra bakımından Bozuk Düzenden pek farklarının olmamasıdır. Alt, orta veya üst tellerin birbiriyle aynı ses verecek şekilde akort edildiği düzenlerde amaç karar sesini duyurmak ve diziyi güçlendirmektir.
Diğer Düzenler Akortlar İçin Tıklayınız.
Özkan YILMAZ yüksek lisans tezinden alıntı yapılmıştır.